Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül
Ruh Sağlığı Derneği Psikolososyal Pandemi Danışma Kurulu
Salgın hastalıklarla mücadelede tıbbi müdehaleler kadar psikolojik ve sosyolojik dokunuşlar da önemlidir. Hastalık herkese bulaşmayacak ama korkusu maalesef herkese psikolojik olarak bulaştı. Ümitsizlik, karamsarlık, yaşam sevincinin kaybı vb şekilde bulaşan bu psikolojik enfeksiyon ve korona virüsü gittikten sonra bile travma olarak ruhumuzdaki hasarıyla devam edecek. Ve en çok etkilenenler çocuklarımız etkilenecek.
23 Nisan
23 nisan bayramlarında onlara bir fikir hediye etmek istiyoruz.
Sevgili ebeveynler:
Korona süreci en çok çocuklar için yıpratıcı gelmektedir. Onlar bu durumu anlamlandırmakta zorlanmaktadırlar. Neden evdeyiz, neden dışarı çıkamıyoruz, bir suçumuz mu var, dışarısı bu kadar mı korkunç vb… Yapılacak çok şey var ama biz bugün bir hikayeyle onlara bir umut aşılamanızı istiyoruz.
UMUDU EVDE YEŞERTİN
Çok kolay. Bir fasulyeyi pamuğa koyun ve yeşermesini izleyin, çocuklarınızın zihninde geleceğe umut ve yaşam aşılamasını bekleyin. Hayatın devam ettiğini yaşamın son bulmayacağını o fasülyeye baka baka sohbet ederek yüreklerini rahatlatın.
ORMAN BAKANLIĞI’NA TALEP
Kıymetli Bakanımız Sayın Bekir Pakdemir’li;
Eğer uygun görürseniz size bir çağrı yapmak istiyoruz. bardak büyüklüğündeki poşetlerde fidanlarınız olduğunu biliyoruz. MAske dağıtımındaki gibi bir sistemle çocuklarımızın geleceğe yaşama dair umutlarını yeşertmesi ve canlılığını koruması için böyle bir teslimat yapabilirseniz gelecek 50 yıla büyük bir imza vurmuş olursunuz. Eğer kabul ederseniz böyle bir kampanya başlatırsanız, biz dernek olarak 100. yılımızda 100 fidan bağışlamayı kabul ediyoruz.
Bu fikire ilham veren rahmetli dedemin hikayesiyle sizleri selamlıyorum:
DEDEMİN KARANTİNASI
İzolasyon yüreğinizi kapsamasın
Hayat Veren Hayat Bulur
Dedeme doktorlar 6 ay ömrün kaldı diyince İstanbul’u terkedip Sivas’ın Yıldızeli ilçesinde kendi inzivasına (karantinasına) gider. Ve benim kıyametim kopmuş, “yarın kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz” diyen peygamber efendimizin nasihatine kulak vererek küçücük tarlasına ağaç dikmeye başlar. 6 ay geçer, bi altı ay daha, bi 6 ay daha… Dedem hayat verdikçe hayat bulur, arazisi bittikçe İstanbul’dan babamlar amcamlar dere tepe satın alırlar, babamız hayat buluyor diye, dedem de ağaç dikmeye devam eder. 6 yıl geçer o doktorlar tekayüt olur. Dedem kendi karantinasını cennete çevirir, …
hikayenin devamı için tıklayınız:
