Röportaj ve ayrıntılı bilgi için irtibata geçebilirsiniz. 0216 428 75 46

https://youtu.be/NBI6i5K3gVA
https://youtu.be/sxNLOsJU-AA

Ruh Sağlığı Derneği Korona Virüs’ün Türkiye’de görülmesinden sonra bir açıklama yaptı.

Ruh Sağlığı Derneği Ruh Sağlığı Komisyon Başkanı Klinik Psikolog Enise Akgül:

Öncelikle yaşanan salgın sebebiyle tüm dünyada hastalanmış tüm insanlara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. En kısa zamanda tedavi olarak iyileşmelerini ve hastalığın yenilmesini temenni ediyoruz.

Bilindiği gibi ruh ve beden sağlığı bir bütündür. Hastalıklar mücadeleyi biyolojik açıdan sürdürürken, işin psikolojik boyutunu da dikkate almak hastalıkla başaçıkmayı kolaylaştırabilmektedir. Hepimiz biliyoruz ki bilinmezlik ve belirsizliğin çoğalması, korku ve kaygının aşırı yükselmesi, insanların yaşam sevincinin azalması, stres seviyesinin artması panik havasının oluşması, vb psikolojik faktörler biyolojik bağışıklığımızı ve direncimizi düşürebilmekte; tıpkı uykusuzluk, yorgunluk, beslenme hataları vb sebeplerden dolayı vücudumuzun tesire açık hale gelmesi gibi bağışıklık sistemimizi aciz kılabilmektedir.

KoronaVirüs “salgın korkusu” neredeyse bir “korku salgınına” dönüştü, bir çoğumuzu aşırı düzeyde kaygılandırdı ve koronoyaklaştırdı adeta. Öncelikle korkmak anormal bir durum değil. Gayet normal. Burada ölçülü olmak esas. Hatta korkmamak bile bir problem aslında. Yapıcı ve yıkıcı 2 tür korku var. İnsanların gerekli tedbirleri alacak kadar korkması sağlıklı yapıcı bir korku ve olması istenen, beklenen bir durum. Lakin kişinin gerekli tedbirleri almasını engelleyecek kadar korkudan uzak olması veya tam tersi, aşırı korku sebebiyle günlük rutinini de bozması ve uzun süreli olarak bundan aşırı düzeyde etkilenmesi de beklemediğimiz istemediğimiz bir durum. Yani hiç elini yıkamayan kadar ellerini yara edecek kadar sürekli yıkayan kişilerin süreci sağlık açısından düşündürücü. Eğer korkuyu yönetemezsek korku bizi yönetmeye başlar ki bu da bizler için sorun olabilir. Yani psikolojimizin etkilenmemesi anormal, ama aşırı etkilenmesi de anormal. Güvenli etki aralığında kalmak daha sağlıklı olacak. Yoksa toplumsal ve sosyal olarak olumsuz psikolojik etki bizleri daha savunmasız hale getirebilir. Panik havası istenmeyen sonuçlara sebep olabilir. Tüm bu korku salgınından veya salgın korkusundan, psikolojimizin etkilenmemesi anormal, etkilenmesi normal, aşırı etkilenmesi ise gene anormal. Psikolojik etkimizin normal sınırlarda olup olmadığını merak edenler için derneğimiz internet sitesinde bir araştırma yapıyor. Vatandaşlarımız hissettikleri psikolojik etkiyi ölçmek, hatta ihtiyaç halinde psikolojik destek almak için internet sitemizi ziyaret edebilirler: www.ruhsagligidernegi.org

Kim Psikoloji Sosyal Çalışmalar Komisyonu Başkanı sosyolog Dilara Boyunukalın:

Psikolojik hastalıkların fizyolojik hastalıklara sebep olduğu gibi, fizyolojik hastalıkların da psikolojik hastalıkları tetikleyebildiğini biliyoruz. Ve fizyolojik salgın psikolojik salgının büyümesine, büyüyen psikolojik salgın da fizyolojik salgının daha da büyümesine sebep olabilir.

Bazen psikolojik salgın biyolojik salgından daha önemli hale gelebilir. “Körlük salgını” buna çok önemli bir örnektir. Bazen sağlıklı insanlar bile kendilerini hasta zannedebilirler. Bu etkiler kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Her insanın etkilenebileceği boyutlar ve şiddetleri farklıdır. Geçmişte hastalık veya kayıp öyküsü olanların daha yoğun yaşayacağını düşündüğümüz bu travmatik süreç hayata bakış ve değerlerden de etkilenmektedir. Hatta aynı değerlere sahip insanların inandıkları değerleri yorumlama biçimine göre bile farklılık göstermektedir. Bazı insanlar “insanı ölümden eceli korur” derken bazı insanlar buna “tedbir ecelin bir parçasıdır” diyerek gerekli tedbirleri alarak tevekküllü bırakmazlar.

O yüzden bireysel tepkiler farklı farklı olmakla birlikte ortalamalar esas alınabilir. Tam da bu konuyu incelemek üzerine 1500 kişiyle yaptığımız araştırma ön sonuçlarına göre vatandaşlarımızın düşünsel ve tutumsal boyutlarda değişen yönleri aşağıdaki gibidir.

çok azaldı azaldı değişmedi arttı çok arttı
ellerimi sık sık yıkama isteğim 3 8 404 678 492
haberleri takip etme merakım 19 38 377 748 403
öksüren hapşıranlardan irkilme durumum 25 41 369 794 356
insanların salgın hastalıklarıyla ilgili kişisel tedbirler almadıklarıyla ilgili kanaatim 11 80 532 684 278
hastalıklardan korkma düzeyim 3 16 624 707 235
sağlığım hakkında kaygılarım 2 14 643 672 254
hastalık belirtilerinin canımı sıkma oranı 5 14 642 682 242
gelecek ile ilgili endişelerim 7 13 648 649 268
hastalığa yakalanma riskimin olduğu düşüncem 5 26 651 707 196
salgın hastalıkların bana bulaşacağına verdiğim ihtimal 9 30 644 727 175
ağır bir hastalığın hayatımın tüm alanlarına etki edeceğiyle ilgili kaygılarım 7 36 769 567 206
vücudumda olup bitenlerle ilgilenme yoğunluğum 3 14 803 597 168
kalabalık ortamlarda bulunmama isteğim 177 228 416 479 285
huzursuzluk hissim 10 33 785 582 175
kapalı ortamlarda bulunmama isteğim 79 116 660 474 256
hasta olduğumda başıma geleceklerin zihnimi meşgul etmesi 8 23 830 562 162
sağlıklı beslenmeye dikkat etme özenim 4 33 846 551 151
yiyecekleri daha çok yıkama sıklığım 4 11 893 479 198
yaşadığım hastalık belirtileriyle ilgili şüphelerim 6 32 898 519 130
vücudumdaki değişikleriklerin sebebiyle ilgili merakım 4 22 914 533 112
dışarıdan yeme içme ile ilgili çekincelerim 23 58 881 456 167
salgın geçene kadar kırsal alanda ikamet etme isteği 23 41 924 351 246
bireysel sağlığım hakkında diğer insanlara göre kaygılarım 11 17 962 454 141
rutinimde (olağan hayatım) farklılık 2 25 1.067 392 99
maske ve dezenfektan temin etme isteğim 9 14 241 291 167
hastalık hakkında konuşulan ortamlardan uzaklaşma isteğim 39 127 1.016 306 97
başkalarıyla konuşma ihtiyacım 26 90 1.099 283 87
çevremdeki insanların, benim sağlığımla ilgilenme düzeyleri 6 46 1.184 291 58
muayene olma isteğim 64 113 1.092 260 56
muayene sonuçlarım temiz bile olsa içimdeki “acaba” duygusu 27 48 1.202 248 60
hastalıkla ilgili düşüncelere başaçıkabilme gücüm 68 247 967 262 41
meşguliyetlerime odaklanmamda güçlük çekmem 22 104 1.158 235 66
modern tıbbın iyileştirici gücüne olan inancın 101 323 888 227 46
yiyecek içecek depolama isteğim 14 15 421 198 74
kalbimin çarpma hızı 7 36 1.272 210 60
hayatımın anlamını odaklanma gücüm 61 219 1.063 193 49
uyku düzenime uymakta zorlanma durumum 10 27 1.342 153 53
ağır bir hastalığım olsa bile hayatımdaki şeylerden hala oldukça zevk almaya devam edeceğimle ilgili kanaatim 144 333 914 152 42
ağrı veya acı veya sancılarım 4 21 1.377 145 38
başkalarının benim sağlığımı ciddiye almadıklarıyla ilgili kanaatim 21 110 1.278 124 52
yaşam sevincim 98 302 1.101 62 22
toplu ulaşımı tercih etme oranım 308 470 793 10 4
azaldı değişmedi arttı
ellerimi sık sık yıkama isteğim 0,69 25,49 73,82
haberleri takip etme merakım 3,60 23,79 72,62
öksüren hapşıranlardan irkilme durumum 4,16 23,28 72,56
insanların salgın hastalıklarıyla ilgili kişisel tedbirler almadıklarıyla ilgili kanaatim 5,74 33,56 60,69
hastalıklardan korkma düzeyim 1,20 39,37 59,43
sağlığım hakkında kaygılarım 1,01 40,57 58,42
hastalık belirtilerinin canımı sıkma oranı 1,20 40,50 58,30
gelecek ile ilgili endişelerim 1,26 40,88 57,85
hastalığa yakalanma riskimin olduğu düşüncem 1,96 41,07 56,97
salgın hastalıkların bana bulaşacağına verdiğim ihtimal 2,46 40,63 56,91
ağır bir hastalığın hayatımın tüm alanlarına etki edeceğiyle ilgili kaygılarım 2,71 48,52 48,77
vücudumda olup bitenlerle ilgilenme yoğunluğum 1,07 50,66 48,26
kalabalık ortamlarda bulunmama isteğim 25,55 26,25 48,20
huzursuzluk hissim 2,71 49,53 47,76
kapalı ortamlarda bulunmama isteğim 12,30 41,64 46,06
hasta olduğumda başıma geleceklerin zihnimi meşgul etmesi 1,96 52,37 45,68
sağlıklı beslenmeye dikkat etme özenim 2,33 53,38 44,29
yiyecekleri daha çok yıkama sıklığım 0,95 56,34 42,71
yaşadığım hastalık belirtileriyle ilgili şüphelerim 2,40 56,66 40,95
vücudumdaki değişikleriklerin sebebiyle ilgili merakım 1,64 57,67 40,69
dışarıdan yeme içme ile ilgili çekincelerim 5,11 55,58 39,31
salgın geçene kadar kırsal alanda ikamet etme isteği 4,04 58,30 37,67
bireysel sağlığım hakkında diğer insanlara göre kaygılarım 1,77 60,69 37,54
rutinimde (olağan hayatım) farklılık 1,70 67,32 30,98
maske ve dezenfektan temin etme isteğim 3,19 33,38 63,43
hastalık hakkında konuşulan ortamlardan uzaklaşma isteğim 10,47 64,10 25,43
başkalarıyla konuşma ihtiyacım 7,32 69,34 23,34
çevremdeki insanların, benim sağlığımla ilgilenme düzeyleri 3,28 74,70 22,02
muayene olma isteğim 11,17 68,90 19,94
muayene sonuçlarım temiz bile olsa içimdeki “acaba” duygusu 4,73 75,84 19,43
hastalıkla ilgili düşüncelere başaçıkabilme gücüm 19,87 61,01 19,12
meşguliyetlerime odaklanmamda güçlük çekmem 7,95 73,06 18,99
modern tıbbın iyileştirici gücüne olan inancın 26,75 56,03 17,22
yiyecek içecek depolama isteğim 4,02 58,31 37,67
kalbimin çarpma hızı 2,71 80,25 17,03
hayatımın anlamını odaklanma gücüm 17,67 67,07 15,27
uyku düzenime uymakta zorlanma durumum 2,33 84,67 13,00
ağır bir hastalığım olsa bile hayatımdaki şeylerden hala oldukça zevk almaya devam edeceğimle ilgili kanaatim 30,09 57,67 12,24
ağrı veya acı veya sancılarım 1,58 86,88 11,55
başkalarının benim sağlığımı ciddiye almadıklarıyla ilgili kanaatim 8,26 80,63 11,10
yaşam sevincim 25,24 69,46 5,30
toplu ulaşımı tercih etme oranım 49,09 50,03 0,88

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ömer Akgül:

Belirsizliğe karşı tahammülün az olduğu kültürlerde hastalıklarla psikolojik mücadele en önemli faktörlerden bir tanesi de topluma yetkililer tarafından düzenli ve sağlıklı bilgi verilmesidir. O yüzden sadece yetkililerin verdiği bilgileri dikkate almalı, başka açıklamalara itibar edilmemelidir. Özellikle tüm dünyaya örnek bir mücadele sergileyen Sağlık Bakanlığımızın açıklamalarını dikkate almak çok önemlidir. Kamu kurumlarımızda gerekli tüm tedbirleri almaktadır. Bundan sonra iş vatandaşımıza düşmektedir. Peki vatandaşımız ne yapacak. Mesela okullar tatil edildi. Vatandaşlarımızın bir kısmı otogarlarda yoğunluk oluşturdu, o kadar kalabalığa girmek riskli, sonra Allah muhafaza en ücra köylere kadar riskin yayılma ihtimali de var, açık hava önemli, ama ikametgahımızın bulunduğu yere yakın açık havaları tercih etmek, kalabalık oluşturmamak, fiziksel yakınlık mesafesini korumak, tokalaşmaya ve temasa bir süre ara vermek öneriliyor. Tatil oldu diye normalde virüsün ulaşma ihtimalinin olmadığı yerlere risk taşımak mantıklı değil. Devletimiz gerekli tedbiri alırken vatandaşımızda almalı. Yoksa tedirginliğimiz artabilir. Araştırma sorularından “insanların salgın hastalıklarıyla ilgili kişisel tedbirler almadıklarıyla ilgili kanaatim” maddesine verilen “arttı” cevapları bir hayli yüksek. Yani aslında gerekli tedbirleri almadığımızı kendi kendimize kabul ediyoruz vatandaşlar olarak. Korkup tedbirleri almamaktansa, tedbirleri alacağız ve korkmayacağız. İnsanın yaşamına yönelik bir tehditten korkması normaldir. Her insanın yaşam hakkı kutsal olduğu gibi vazgeçilmezdir. Her birimiz varoluşumuzu devam ettirmeye yönelik bir motivasyon taşır ve yok olmaktan kaçınırız. Varoluşumuza yönelik herhangi bir tehdit (doğa olayları, hastalık, savaş vb) algılandığında buna kaçınma veya mücadele tepkisi veririz. Mücadele edip yenmemiz gerekir. Mücadele de bilgiyle ve devlet millet birlikteliğiyle olur. Mücadelemizi güçlendirecek en önemli şey panik olmamaktır. Doğru ve eksiksiz bilgiyle soğukkanlı hareket etmektir. Kriz krizden önce yönetilir. Kriz anında kriz yönetilmez. Panik olur. Tıpkı insanların birden maskeye, dezanfektan, alkole, gıdaya hücum etmesi ve yanlış kullanımlara başlaması gibi. Birçok insanımız yanlış kullanımlardan ve bilgi eksikliğinden sebep riskli duruma düşebiliyor. Bu ufak bir depremde korkudan camdan atlamaya benziyor. Panik havası zarar verebilir. Sakin olup bakanlığın açıklamalarına göre hareket etmekte fayda var.

Sosyal medya, televizyon, telefon mesajları, arkadaş gruplarından sürekli virüsle ilgili farklı farklı içeriklerdeki haberlere maruz kalınıyor, bu bilgi karmaşası da kaygıyı tetikliyor. Virüs kaynaklı olumsuz psikolojik durumların kontrol altına alınması için öncelikle doğru ve yetkili haber kaynaklarına ulaşılmalı, herkes ayrı telden çalmamalı ahenk ve uyum olmalı. Virüs hakkında ve virüsten korunma hakkında bakanlık çok güzel bilgilendirme formları kamu spotları hazırladı. Eğer vatandaşımız bu güvenilir bilgilerle hareket ederse, toplumsal bir ahenk ve bütünlük olacak, mücadele kolaylaşacak ve psikolojik olarak güven iklimi daha kolay yakalanacak.

Gene bakanlığımız çok zor durumda olmadıkça yurtdışına çıkılmamasını önerdi, yurtdışından gelenlere kişisel karantina uygulamalarını tavsiye etti. 14 gün boyunca bu kurala uymak çok önemli. Buna uymayan insanlar gerçekten toplumu riske atıyorlar. Karantina uygulamasını sıkıcı halden eğlenceli hale çevirmek lazım, uzun zamandır aramadığımız dostlarımızı arayıp hal hatır sorabiliriz, bir insana uzaktan nasıl iyilik yapabiliriz bunu araştırabiliriz, yarım kalmış bir çok meselemiz vardır onları tamamlamaya çalışabiliriz. Karantina hapis gibi hissetmemek için kendimizi mutlu edecek şeylerin listesini çıkarabiliriz. Belki bu karantina sırasında kendimizi tanımaya dinlemeye daha çok vakit ayırabiliriz. Belki bu süreç bizim iç yolculuğumuzda bize yeni kapılar açar ve gerçekten bugüne kadar keşfetmediğimiz bir özelliğimizi güçlendirebiliriz. Mesela bir sanat dalında kendimizi geliştirmeye çalışabiliriz. Belki o sanat hayatımızda o ana kadar göremediğimiz gerçeklerin farkına varmamızı ve hayatımızdaki önemli bir boşluğu doldurmamızı sağlayabilir. Böylece krizi fırsata çevirmiş olabiliriz. Yaşam sevincimizi eksik etmeyelim, hüznümüzü paylaşalım, hoşlandığımız şeylerle meşgul olalım, güvenliğimizi ve sağlımızı tehlikeye atmayacak tüm günlük rutinlerimize devam edemeye çalışalım.

Ruh Sağlığı Derneği Ruh Sağlığı Komisyon Başkanı Aile Terapisti Klinik Psikolog Enise Akgül:

Anne-babalardaki endişe hali çocuklara da yansımaktadır, anne babalar eğer aşırı kaygılılarsa bunu çocukların yanında konuşmamalı, anne babalar durumu çocukların anlayacakları dilde ve seviyede anlatmalı, doğrudan sosyal medya veya haber kanallarından gelen haberlere çocukları maruz bırakmamalılar. Temizliğin ne kadar önemli olduğunu, temizliğin her zaman insan için gerekli olduğunu, temizliğe ve beslenmeye dikkat etmeyen insanların kolay hastalanabileceklerini güzelce işleyelim bu vesile ile. Onlarla daha güzel ve eğlenceli öğretici zaman geçirelim. Onların iç dünyalarını anlamaya yönelik üretilmiş psikolojik perspektifli oyunlar var, onları oynayalım, düşünme becerilerini güçlendiren etkinlikler ve egzersizler var onları edinip evdeki vaktimizi eğlenceli geçirelim. Bu süreç hepimizin hem kendisine hem sevdiklerine özel vakit ayırıp yakınlıklarını arttırdıkları fırsatlara dönüşürse daha kolay geçer. Sabahtan akşama kadar haber izleyip üfleyip püflemenin bir yararı yok. Tatili eve hapsolmak olarak değil, aile olmak, kendimiz olmak olarak tekrar düzenleyelim.

Yakında dernek sitemizde evde oynanabilecek psikolojik perspektifli oyunlar listesini ve yönergelerini yayınlayacağız.

https://www.youtube.com/watch?v=EV7Ld3s6DxM
Kategoriler: BASIN BÜLTENİ